Duvardaki Baba

Duvardaki Baba, yoksul bir hayat sürdüren dul anne ve iki kız kardeşin şimdiki, geçmiş ve gelecek yaşamlarının iç içe geçmiş bir hikayesidir.

 

79,00

Açıklama

Duvardaki Baba’da iki kız kardeş Wang Qiang ve Wang Vey’in babalarının ani ve esrarengiz ölümünden sonra anneleri ile sürdürdükleri zor yaşamlarını ve babanın ölümünün duygusal gelişimleri ve kişilik gelişimleri üzerindeki yansımalarını konu alır. Dul anne bir yandan çocuklarının asgari geçimleri için mücadele ederken, diğer yandan onların iyi bir hayat sürmeleri için duygusal ilişkilerden kaçınmalarını ve akılcı tercihler yapmalarını salık verir. Genç abla Qiang de evliliği tercih eder, evliliği yorgun düşmüş annesi ve duygu dünyasında sorunlar yaşayan kardeşi için bir çıkış yolu olarak görür ve kendisinden yaşça büyük bir iş adamının evlilik teklifini kabul eder.

Duvardaki Baba, yoksul bir hayat sürdüren dul anne ve iki kız kardeşin şimdiki, geçmiş ve gelecek yaşamlarının iç içe geçmiş bir hikayesidir.

“Babasız bir aile sanki boşlukta salınır gibi düzensiz ve laçkadır. Kadınlar kıyafetleri oraya buraya gelişigüzel fırlatır, iç çamaşırları sandalyelere asılır ve bitkin düşene kadar içerler, geceleri tuvaletlerini hemen yatak başına koydukları küçük bardaklara yaparlar. Ailenin manevi değerlerinin yok olmasına gelince; ailenin sahip olması gereken değerlerin babayla birlikte gömüldüğünü söylemek fazla acımasız olur. Annenin dişlerinin arasında bir çivi vardı. Buzdolabının üzerinde boş bir duvar alanı bulmuş, babalarının fotoğrafını asmaya çabalıyordu. On iki ve sekiz yaşındaki iki kız kardeş başlarını kaldırıp boyunları tutulmuş gibi anneye bakıyorlardı. Anne bu işi pek beceremiyordu, çivi duvara hiç girmeyecekmiş gibiydi. Anne çiviyi çakmayı başarınca, kızlar duvarın ne kadar ince olduğunu düşündüler. Gerçekten annemiz babayı öylece duvarda asılı mı bırakacaktı?”

Anne kızlarını hayatın özünün tutumluluk olduğuna inandırarak geçim sorunlarının üstesinden gelmek için büyük bir irade ve çaba gösterir. Genç yaşında dul kalan kadın, çevredeki tüm söylentilere rağmen erkeklerin kendisine gösterdiği ilgiye ihtiyacı olduğunu görür ve onların küçük yardımlarını kabul eder, ancak bu ilgiler kısa sürede söner.

“O güvenilmez erkekler, gerçekten de bu güzel dulun, kendilerine ciddi anlamda bir ilgi duymadığını düşünemezler! Hişşt sus! Bunu bilseler hayat çok sıkıcı olurdu! Fakat iki ya da üç yıl boyunca, önceden anneleri için farklı bahanelerle sıkça yardıma gelen erkekler, kışın kuşlar gibi en küçük bir tepki ve iz bırakmadan birer birer uçup gittiler. Sonuçta, anne kırkını aşmış. Ah, ülkenin en güzel kadını olsa bile, çok bakımlı olsa bile, hangi kadın kırk yılın yıkımına dayanabilir ki?”

Ömrünü hep bir refah özlemiyle geçiren anne, kızlarına en önemli şeyin yoksulluktan kurtulmak olduğunu ve bunun için kendisinin artık bir şansı olmamasına rağmen onların böyle bir şansı yakalamalarının mümkün olduğunu anlatır.

“Annesi hep dolaylı yollardan kızı Qiang’a çıktığı adamın maddi durumu hakkında sorular sorardı; bu konuda bütün gün konuşsa bile hiç sıkılmazdı, sanki ertesi günün yemeği hakkında konuşuyormuş gibi. Anne, Qiang’ın Lao Wen’le buluşmaya gittiği her seferinde, çok geç olsa bile yatağında oturup kızının dönmesini beklerdi, bütün ince noktaları sorardı: Hangi lokantada ne yediklerini, Lao Wen’in nasıl para ödediğini, pazarlık yapıp yapmadığını…”

Masum Düşünce: iki engelli insanın yaşamlarının kesiştiği özgün bir hikaye

 

Doğu baraj kıyısında bir küçük kırsal beldede yaşayan zihinsel engelli genç kadın Lan Şiya 30 yaşlarında felç geçirerek bedenini de kullanamaz hale gelir. Lan Şiya’nın, günlük bakımı yaşlı anne ve babası için büyük bir sıkıntı haline gelir. Bu esnada hikayenin diğer kahramanı yakın köyde muhtarın evinde hizmetli olarak çalışan sağır-dilsiz ve yetim Lai Bao devreye girer, genç adam Lan Şiya’nın bakımıyla görevlendirilir. Çalışkan ve itaatkar Lai Bao yeni yuvası ve yeni işine kısa sürede uyum sağlar; kızın bakım işlerini bir an bile aksatmaksızın kendi yöntemleriyle bir düzene koyar.

“Köy muhtarı Wan, Lai Bao’yı Lan Şiya’nın odasına getirdi, ona bir şeyler anlattı. Lai Bao gözünü kırparak dinledi, olan biteni tam olarak anlayamamıştı. Doğu barajda beş yıldır yaşıyordu ve engelli Lan Şiya’yı tanıyordu; lakin aklından hiç geçmeyen şey, bu yataktaki Lan Şiya’nın kendisinin yeni işi, yaşam gücü ve hayatının merkezi olacağıydı.
Beyaz tombul Lan Şiya yatağından Lai Bao’ya bakıyordu, sanki yeni aile dostuna bakıyormuş gibiydi. Lai Bao, muhtar Wan’a dik dik baktı; boğazından ne anlama geldiği bilinmeyen birtakım boğuk sesler çıkarmaya çalıştı. Tam o anda Lan Şiya’nın yatağının altında kürek içindeki dışkılarını gördü, onları çöpe dökmek için hemen dışarı fırladı.”

“Bazen Lan Şiya göleti izlemeye dalmışken, o da oturma bankında yanına otururdu, elindeki yuvarlak aynayı kaldırıp güneş ışınını yansıtacak konumda Lan Şiya’nın dizine, eline, saçına, yüzüne tutardı. Lan Şiya’nın yüzü sanki şeffafmış gibi yansırdı.”

İlerleyen zaman içinde içgüdülerine bilinçli bir şekilde karşı koymayı bilmeyen genç adam Lan Şiya’nın bedenine iyice yaklaşır. Lan Şiya bu saf ilişkide pasif bir konumdadır, bir süre sonra karnında beliren değişimin farkına varmayacağı gibi sonrasında yaşayacağı akıbetin sebebini de bilmeyecektir.

Masum Düşünce, zorunlu olarak yaşamları kesişen iki engelli insanın birlikte yaşadıkları doğal süreci ve aralarında gelişen kendine özgün doğal kadın-erkek ilişkisini anlatan akıllardan çıkmayacak dramatik bir hikayedir.

Ölümcül Saklambaç: Günümüzün insanlarını bekleyen tehlikeli yaşam

 

Bir babanın psikolojik bir saplantı sonucunda işlediği oğul cinayetinin arkasındaki giz perdesini sosyal ve psikolojik açıdan irdelerken, günümüz insanının karşı karşıya kaldığı tehlikeleri ve buna karşın takındıkları farklı tutumları anlatan dramatik bir hikaye.

“Belki de “öz babanın oğlunu katletmesi” bu tasvir oldukça dikkat çekicidir ya da batı tarzında bir alaysı vurgulamadır, olaydan sonra ikinci gün çıkan gazete haberinde Lao Lei “Portakal Suyu Katliamı” olarak en net şekilde öne çıkmıştı, tam da reklamlardaki gibi haberin içine yüksek kaliteli bir fotoğraf koyulmuştu: Sanatsal görünüm kazandırılmış bir bardakta klasik taze portakal suyu. Lao Lei’in cinayeti işlediğine dair şüpheli olduğundan dolayı, ölen oğul her şeyin büyük hızla tüketildiği bu tüketim toplumunda tüketimin en belirgin kurbanı oldu. Oğul Lei Xiao Tong’un ölümü sonraki sabah haberindeki, suya zam, aralıksız yüksek sıcak hava dalgası, yeni metro inşaatları gibi diğer haberleri geri plana atarak gazetenin manşetine çıktı.”

“Lao Lei hiç durmadan listenin devamını okuyordu, sanki marketteki bir kasiyerdi. Benim kendisini dinleyip dinlemediğim umurunda bile değildi. Her taraftan gelen ölüm haberleri hiç durmak bilmiyordu.

Ölüme yol açabilecek risklerden söz ediliyor ve aynı zamanda her köşede yayılan olan korkudan bahsetmekteydi.

“Düşünsene bütün bunlar, her an başımıza gelebilir, bizim eşimiz ya da çocuklarımızın başına gelebilir, söyle bana buna karşı ne yapabiliriz?”

“Ben, şu sıralar her gün gözümü açar açmaz müthiş bir korkuya kapılıyorum, eğer bir gün eve geciktiğimde, evdeki birinin yok olacağından gerçekten korkuyorum! O zaman her şey mahvolur! Depresyonu dikkatlice inceledim, bu hastalığın en korkutucu yanı nedir? Hiçbir şeyin yolunda olmaması, dışa vuramamak, sonuç olarak da kendi hayatını bitirmek! Ah, ben tüm gece boyunca düşündüm, salak değilim ya da duygusuz değilim, sadece başkalarına göre duygularım çok daha hassas, ama benim bencil olmamam lazım! Hastalık hakkında yeterli bilgi edinince, onun büyük bir olaya yol açabileceğini gördüm. İntihar etmek isteyeni tutamazsın! Biliyor musun, benim çok önemli bir kuralım var: ne olursa olsun sürprizlerden korkmalıyız!“

Kitaptaki diğer beş hikayede de çok özgün ve ilginç yaşam kesitleri yer almaktadır.

Genç yazar Lu Min, hızlı bir toplumsal değişim sürecinin yaşandığı kırsal beldelerde yaşayan insanların göz kamaştırıcı idealist çabaları, aralarındaki dayanışmayı, tutkularını, insanların eski ile yeni değerler arasındaki çatışmalar içinde bocalamalarını, gerçekçi ve içten bir anlatım dili ile yansıtır, okuru olayın içine çeken bir okuma deneyimi yaşatır.

Ek bilgi

Cilt

Ciltsiz

Ürün bilgisi

Ciltsiz

2020

330 sayfa

ISBN: 9786057693013

Değerlendirmeler

Henüz değerlendirme yapılmadı.

“Duvardaki Baba” için yorum yapan ilk kişi siz olun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir