Çin’e Özgü Sosyalizmin Teorik Sisteminin Ana Hatları

Açıklama

Bu kitap, Çin’in bugün izlediği sosyalizm inşa modelinin teorik temellerini tartışıyor. Bu teorik sistem hala inşa halindedir ve sosyalizm inşa süreci derinleştikçe adım adım derinleşmektedir. Bu teorik inşa sürecinde rol oynayan önemli liderler Deng Xiaoping, Jiang Zemin, Hu Jintao ve en son olarak Xi Jinping olmuştur. Bu liderlerin ülkenin başında olduğu 40 yıl boyunca geliştirilen Sosyalizm İnşa Teorisi sistemli bir devamlılık içermektedir. Xi Jinping, 2017’de Çin’de sosyalizmin inşasında yeni bir döneme girildiğini ilan etmiş ve yeni görüşler getirmiştir. Bugün bu görüşler, Xi Jinping’in Yeni Dönemde Sosyalizmin İnşası Üzerine Düşüncesi olarak Çin Anayasası’na dahil edilmiştir. Bu kitabın başlığında içerilen Çin’e Özgü Sosyalizm kavramı, ilk kez 1979 yılında Deng Xioping tarafından dile getirilmiş, önemli bir tarihsel bağlamı ve arka planı olan bir kavramdır. Bu kavram, ilk kez sosyalist Sovyetler Birliği’nin beklenmedik ve ani dağılması ve onun kurucu partisi olan Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin kendisini dağıtmasından 9 yıl önce, dünya sosyalizm akımının o dönemde karşı karşıya bulunduğu sorunları dikkate alarak tercih edilmiş bir kavramdır. İlk defa bir Komünist Partisi, sosyalist akım içinde yeni bir yaklaşımın güçlenmesi için önerdiği teorik açılımı, bu kavramla vurgulamıştır. Daha önce sosyalist akım içinde hâkim olan yaklaşım, Marx’ın tanımladığı sosyalist topluma, tek bir yoldan, tek bir model izlenerek ulaşılacağı görüşüydü.

Teorinin sınandığı 40 yıllık pratik

Çin’in sosyalizmin inşasında izlediği 40 yıllık başarılı pratik, Çin’de yoksulluğun sıfırlanmasında, kırlarda yaşayan halkın ödediği tüm vergilerin iptal edilmesinde, halkın refah içinde yaşamasında, Çin’in teknoloji ve sermaye alanında güçlü bir bağımsız temel inşa etmesinde, hukukun egemenliği ve sosyalist demokrasinin inşasında başarılar kazanmasında, dünyanın en az suç oranına sahip bir toplumsal yapı kurmasında, limon formunda bir gelir bölüşümü yapısı oluşturmasında, dünyada hegemonyacılığa karşı mücadele eden ve barış için mücadele eden güçlü bir ülkenin oluşturulmasında, kalkınmada ekolojik ölçütün en önemli konuma getirilmesinde, fosil yapıtlar dışındaki enerji kaynaklarının-güneş, rüzgar– üretilmesi ve devreye sokulmasında en ileri konumda bulunmasında ve birçok alanda kendisini kanıtlamıştır.

Eski teorik önyargılar kırılıyor

Bir dönem Stalin önderliğinde açılan yoldan ve Stalin önderliğinde kurulan bu modelden en ufak bir ayrışma ve farklılaşma, sapkınlık ve revizyonizm olarak damgalanıyor ve polemiklerin hedefi haline geliyordu. Sovyet modeli bizi Marx’ın tanımladığı sosyalist topluma başarıya götürecek biricik ve en ideal inşa modeliydi ve tüm partiler bu modeli izlemeliydi. Sovyetler Birliği bu model sayesinde tüm dünyayı titreten bir süper devlet olmuştu ve başka bir yol, başka bir model düşünmek bile kötü niyete işaret edebilirdi. Yugoslavya modeli belirli başarılar kazanmıştı ama bu modeli kuran sosyalist parti daha ilk başlarda komünist akımdan aforoz edilmişti. Daha sonraki yıllarda Sovyetler Birliği’nin hoşgörüsünü kazanmış ve iyi ilişkiler içine girmiş olmasına karşın büyük çekincelerle yaklaşılan bir modeldi.